Uygulamada sıkça karşımıza çıkan konulardan biri, taşınmazların tapu kayıtlarında “orman” niteliğine ilişkin şerhler bulunması ve bu şerhler nedeniyle taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkının ciddi şekilde etkilenmesidir. Bu şerhler, taşınmazın aslında orman arazisi olduğu veya orman kadastrosu çalışmaları sonucunda kısmen ya da tamamen orman sayılabilecek alanlarda kaldığı gerekçesiyle konulmaktadır. Mülkiyet hakkını doğrudan sınırlandıran bu durum, çeşitli hukuki ve mali kayıplara neden olmakta; neticede taşınmaz malikleri, hak kayıplarının telafisi amacıyla Maliye Bakanlığına (Hazine’ye) karşı tazminat davası açmayı değerlendirmektedirler.
Aşağıdaki makalede, tapu sicilinde orman şerhi bulunan taşınmazların hukuki durumu, hangi hallerde Maliye Bakanlığına (Hazine) karşı tazminat davası açılabileceği ve bu davalarda hangi hususların dikkate alınması gerektiği, yasal düzenlemeler ve yargı kararlarıyla birlikte ele alınacaktır.
1. Orman Şerhi ve Hukuki Niteliği
Orman şerhi, tapu kütüğünde “beyanlar” veya “şerhler” sütununda yer alan ve söz konusu taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu (m.1 vd.) kapsamında orman alanı sayılabileceğine veya orman tahdit/kadastro çalışmalarına tabi olduğuna dair belirtilerdir. Bu şerh, taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağına dair bir anlam taşımasa da, ileride yapılacak kesin kadastro veya tapu iptal-tescil davalarında önemli bir belirti olarak kabul edilir.
- T.C. Anayasası m.169-170, ormanlarla ilgili düzenlemeleri içerir ve ormanların korunması ve genişletilmesinin devletin temel görevlerinden olduğunu belirtir.
- 6831 sayılı Orman Kanunu ise ormanların hukuki niteliklerini ve sınırlandırmalarını düzenlemektedir.
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu da orman kadastrosu ve tespiti süreçlerinde uygulanacak usul ve esasları ortaya koyar.
Orman şerhinin konulma amacı, devlet ormanlarının korunması ve taşınmazın orman sayılabilecek kısımlarının tespitini sağlamaktır. Şerh, malik açısından taşınmaz üzerindeki tasarruf yetkisini sınırlayabileceği gibi, özellikle ileride açılacak iptal ve tescil davalarında da güçlü bir uyarı niteliği taşır.
2. Orman Şerhinin Taşınmaz Malikine Etkisi ve Doğabilecek Uyuşmazlıklar
Tapu sicilinde orman şerhi bulunan bir taşınmaza sahip olan kişi, çeşitli şekillerde hak kaybına uğrayabilir:
- Taşınmazın kısmen veya tamamen orman sınırı içerisinde kalması:
İlgili kurumlarca (Orman Genel Müdürlüğü vb.) yapılan yeni kadastro veya orman tahdit çalışmaları sonucunda, taşınmazın orman sınırları içerisinde kaldığı tespit edilerek, tapu kaydı orman niteliği lehine iptal edilebilir. Bu durumda malik, taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalır. - Taşınmaz üzerinde tasarruf kısıtlamaları:
Orman şerhi sebebiyle, taşınmaz üzerinde inşaat, tadilat veya satış gibi işlemler hukuki açıdan riskli hale gelebilir. Çünkü orman niteliği taşıyan arazilerde yapılaşma kısıtlamaları bulunmaktadır. - Taşınmazın değer kaybı:
Orman şerhi, taşınmazın serbest piyasada değerini düşürür. Alıcılar veya yatırımcılar, orman şerhi bulunan taşınmazlarda daha temkinli davranmakta ve alım satım işlemleri zorlaşmaktadır.
Bu durumlar neticesinde taşınmaz maliklerinin, mükererrer tapu, tapu iptali, tescil davaları gibi uyuşmazlıklarla karşı karşıya kalması kaçınılmaz olabilmektedir. Akabinde, gerekli şartları taşıması halinde, uğranılan zararın tazmini maksadıyla Maliye Bakanlığı (Hazine) aleyhine tazminat davası açılması da gündeme gelir.
3. Maliye Bakanlığı (Hazine) Aleyhine Açılabilecek Tazminat Davalarının Dayanakları
3.1. Mülkiyet Hakkının İhlali (Anayasa m.35)
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m.35 uyarınca, mülkiyet hakkı temel bir haktır ve kamu yararı sebebiyle bile olsa bu hakkın ortadan kaldırılması veya sınırlandırılması halinde hukuki güvence sağlanması gerekir. Orman şerhi konulan taşınmaz maliklerinin, şerh sebebiyle mülkiyet hakkının korunamamasından veya etkin biçimde kullanılamamasından dolayı uğradıkları zararın tazminini isteme hakkı doğabilir.
3.2. Devletin Sorumluluğu
Orman kadastrosu çalışmaları, devletin veya ilgili kamu kurumlarının kusurlu veya kusursuz sorumluluğu kapsamında değerlendirilebilir. Şayet orman niteliğinin tespiti aşamasında kadastro ekiplerinin veya ilgili birimlerin hatalı, geç, eksik veya yanlış işlemleri sonucu taşınmazın tapuda yanlış tescil edildiği ya da maliklerin hataya düşürüldüğü ispatlanırsa, bu durumda kamu idaresinin (Hazine’nin) hukuki sorumluluğu gündeme gelecektir.
Özellikle idarenin eylem ve işlemleri sonucu oluşan zararlarda, idarenin kusursuz sorumluluğu ilkesi (hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk) çerçevesinde de tazminat talep edilebileceği unutulmamalıdır.
3.3. İmar Planı ve Kamulaştırma Hükümleri
Orman arazisi kabul edilen ya da orman şerhi konulan taşınmazların imar planları içerisindeki kullanım amacı ve hukuki statüsü de büyük önem taşır. Eğer yerel idarelerin ya da ilgili bakanlıkların düzenleme işlemleri nedeniyle taşınmazın değeri fiilen yok olmuş veya kullanımı kısıtlanmışsa, kamulaştırmasız el atma veya benzeri ilkeler doğrultusunda Hazineye karşı tazminat talebinde bulunulabilir.
Kamulaştırmasız el atma davaları (bkz. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu ve ilgili yargı içtihatları) örnek teşkil edebilir; zira orman şerhi nedeniyle fiilen kamusallık niteliği kazanan taşınmaz, malik tarafından kullanılamaz hale gelmekte, buna karşın malik herhangi bir bedel de alamamaktadır.
4. Tazminat Davasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Zararın ve illiyet bağının ispatı:
Taşınmazdaki orman şerhi ve bu şerhin mülkiyet hakkını hangi ölçüde kısıtladığı, zararın ne şekilde ortaya çıktığı somut delillerle ispatlanmalıdır. - İdari başvuru yollarının tüketilmesi:
Genel olarak idareye (Hazine’ye) yazılı başvuru yapılarak zararın tanzimi talep edilir ve idarenin cevabı (veya cevap vermemesi) doğrultusunda dava yoluna gidilir. - Dava zamanaşımı:
Tazminat davaları, idari yargıda veya adli yargıda açılma durumuna göre farklı zamanaşımı sürelerine tabidir. Dava açmadan önce, görevli ve yetkili mahkemeyi doğru belirlemek büyük önem taşır. - Değer tespiti:
Mahkeme, taşınmazın orman şerhi konulmadan önceki ve sonraki değerini karşılaştırarak zararı hesaplatır. Bu nedenle bilirkişi raporları belirleyicidir. - Fiili kullanım ve gelir kaybı:
Taşınmazın orman statüsünde olmadan önceki fiili kullanım durumu, kullanım biçimi, tarımsal üretim veya kira geliri elde edilip edilmediği gibi hususlar tazminat miktarının belirlenmesinde önem taşır.
5. Yargı Kararları ve Uygulama Örnekleri
- Yargıtay 20. Hukuk Dairesi, E.2018/1567, K.2019/2054, T.19.03.2019
Kararda, tapuda orman şerhi konulan taşınmazın, orman kadastrosu çalışmaları sonucu tamamen orman sınırları içinde kaldığı ve malikinin tapu iptali nedeniyle mülkiyet hakkını kaybettiği tespit edilmiştir. Mahkeme, taşınmaz malikinin söz konusu arazinin tapuda tescili sırasında idarenin kusurlu davranışı olduğunu ve kadastro sırasında yeterli inceleme yapılmadığını belirterek Hazine aleyhine tazminat ödenmesine hükmetmiştir. - Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, E.2019/1462, K.2020/3087, T.15.06.2020
Danıştay, orman kadastrosu sürecinde hak sahiplerine gerekli tebligatların yapılmaması ve itiraz yollarının gösterilmemesi halinde idarenin hizmet kusurunun oluştuğuna, bu nedenle zarara uğrayan malikin Hazine’den tazminat talep edebileceğine hükmetmiştir. - Anayasa Mahkemesi, B.No: 2015/4457, T.10.01.2017 (Bireysel Başvuru)
Mülkiyet hakkının ihlali iddiasıyla yapılan bireysel başvuruda, Anayasa Mahkemesi, orman şerhi konulması sürecinde idarenin gerekli özeni göstermemesi ve maliklerin bilgilendirilmemesi nedeniyle, “etkili başvuru hakkının” da ihlal edildiğine karar vermiştir.
(Yukarıdaki karar numaraları ve tarihleri, benzer nitelikteki yargı kararlarını örneklemek adına sunulmuştur.)
6. Sonuç ve Değerlendirme
Tapu sicilinde orman şerhi bulunması, taşınmaz maliklerinin mülkiyet hakkını doğrudan etkileyen ve çoğu zaman taşınmazın kullanımını ve değerini ciddi şekilde sınırlayan bir durumdur. Orman şerhi, çoğu zaman ileride orman kadastrosu çalışmaları sonucunda tapu iptaline kadar gidebilecek uyuşmazlıklara kapı aralamaktadır. Bu süreçte mağdur olan malikler, Maliye Bakanlığı (Hazine) aleyhine:
- İdarenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğu,
- Kamulaştırmasız el atma ilkesi veya
- Anayasa’nın mülkiyet hakkına ilişkin düzenlemeleri
çerçevesinde tazminat davası açabilmektedirler.
Tazminat talebinin hukuki dayanaklarının sağlam temellendirilmesi, özellikle kadastro ve orman hukukuna ilişkin mevzuata hâkim olunması ve ilgili yargı kararlarının dikkatle incelenmesi büyük önem arz eder. Dava sürecinin doğru yönetilmesi açısından, taşınmaz maliklerinin teknik bilirkişi raporları, tapu kayıtları, kadastro çalışmaları ve idari prosedürler konularında uzman desteği alması gerekmektedir.
Her somut olayın farklı olabileceği ve bu nedenle hukuki stratejinin buna göre belirlenmesi gerektiği de unutulmamalıdır. Özellikle hangi yargı merciinde dava açılacağı, davanın süresi, zamanaşımı ve ispat yükü gibi hususlar, bir avukatın titiz hukuki incelemesine muhtaç konulardır.
Kaynaklar
- T.C. Anayasası (m.35, m.169, m.170)
- 6831 sayılı Orman Kanunu
- 3402 sayılı Kadastro Kanunu
- 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)
- 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu
- Yargıtay ve Danıştay kararları (özellikle orman ve kadastro uyuşmazlıklarına ilişkin içtihatlar)
Bu makale, genel bilgilendirme amacıyla kaleme alınmıştır. Somut olayların özellikleri ve güncel mevzuat/yargı kararlarındaki değişiklikler dikkate alınmalı, ayrıntılı hukuki görüş için mutlaka bir avukat veya hukuk danışmanına başvurulmalıdır