Ticari faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişilerin, Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarınca ticari defterleri düzenli ve hukuka uygun biçimde tutması hem yasal bir zorunluluk hem de işleyişin sağlıklı devamlılığı bakımından büyük önem arz eder. Özellikle noterlikçe tasdik edilmiş ticari defterler, alacakların ispatı ve ticari uyuşmazlıkların çözümünde önemli bir delil kaynağıdır. Ancak defterlere kaydedilmiş alacakların tahsilinde ya da gerçekten doğup doğmadığının ispatında, alacağın dayanağı olan mal veya hizmetin fiilen teslim edildiğini gösteren teslim-tesellüm tutanağı gibi yardımcı deliller, Yargıtay kararlarında da vurgulandığı üzere kritik bir tamamlayıcı unsur olarak kabul edilmektedir.
Bu makalede, noter tasdikli ticari defterlerin hukuki niteliği, bu defterlerde kayıtlı alacakların ispatında karşılaşılan sorunlar ve teslim-tesellüm tutanağının bu süreçte oynadığı hayati rol; ilgili yargı kararları ve mevzuat hükümleri çerçevesinde ele alınacaktır.
1. Noter Tasdikli Ticari Defterlerin Hukuki Niteliği ve İspat Gücü
1.1. Ticari Defterlerin Tutulması Zorunluluğu
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 64 ve devamı maddeleri uyarınca tacirler; işletme faaliyetlerini, mal hareketlerini, gelir-gider ve alacak-borç kayıtlarını düzenli bir şekilde defterlere kaydetmek zorundadır. Bu defterler, yevmiye defteri, defter-i kebir, envanter defteri gibi zorunlu defterleri kapsar. Defterlerin usule uygun tutulup tutulmadığı, defter kayıtlarında sonradan değişiklik yapılıp yapılmadığı gibi hususların denetimi ve defterlerin hukuka uygunluğu, noter onayı ile sağlanır.
Yargıtay Görüşü
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E.2016/3456, K.2017/2345, T.10.05.2017 kararında; tacirin usulüne uygun şekilde tasdik ettirdiği ve düzenli tuttuğu defterlerin, aleyhine delil olabileceği gibi lehine de delil değeri taşıdığı ancak tek başına kesin delil sayılamayacağı; buna ilaveten defter kayıtlarının, karşı tarafın kayıtları ve diğer yardımcı delillerle birlikte değerlendirilmesinin gerektiği ifade edilmiştir.
1.2. Noter Tasdikinin Etkisi
Ticari defterlerin tasdiksiz veya geç tasdikli olması, defter kayıtlarının delil değerini ciddi ölçüde zayıflatabilir. Noter tasdiki, defterlerin hangi tarihte açıldığı, kaç sayfa içerdiği, her bir sayfanın mühürlenip mühürlenmediği gibi hususları güvence altına alarak defterlerin sonradan değiştirilme riskini azaltır. Böylece, söz konusu defterler alacak-borç ilişkilerinde daha sağlam bir ispat değeri kazanır.
Yargıtay Görüşü
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E.2017/4512, K.2018/3347, T.05.11.2018 kararında; “Noter tasdikli ticari defterlerin, özellikle taraflar arasındaki ticari ilişkinin kapsamı ve süresi hakkında güçlü delil teşkil ettiği, ancak defter kayıtlarının tek taraflı beyan niteliğini aşabilmesi için karşı taraf defter kayıtları veya belgelerle de örtüşmesi gerektiği” belirtilmiştir.
2. Ticari Defterlerde Alacak Kaydı ve İspat Sorunları
Ticari defterlerde yer alan alacak kayıtları, çoğu zaman tacirin karşı tarafla (müşteri, borçlu, tedarikçi vb.) olan ilişkisinin özeti niteliğini taşır. Ancak uyuşmazlık durumlarında borçlu, farklı itirazlarda bulunabilir:
- Teslimin hiç yapılmadığı,
- Eksik veya ayıplı teslim yapıldığı,
- Borç miktarının gerçekte daha az olduğu,
- Alacağın daha önce ödendiği veya
- Alacağa ilişkin kayıtların gerçeği yansıtmadığı.
Bu gibi durumlarda ticari defterler her ne kadar delil olarak sunulabilse de, mahkemeler genellikle bunların tek taraflı kayıtlar olmasından dolayı destekleyici ek belgeler talep eder. İşte bu noktada, teslim-tesellüm tutanağı, Yargıtay kararlarında da vurgulandığı şekilde tamamlayıcı veya pekiştirici delil vasfını üstlenmektedir.
3. Teslim-Tesellüm Tutanağı: Tanım ve Hukuki Değer
3.1. Tanım
Teslim-tesellüm tutanağı, ticari ilişkide satışı veya devri yapılan mal veya hizmetin, alıcıya fiilen ve hukuken teslim edildiğini gösteren, taraflarca veya yetkili temsilcilerce imzalanmış resmi nitelikte olmayan ancak özel yazılı bir belgedir.
- Tutanakta; teslim edenin (tacirin veya şirketin) ve teslim alanın (müşterinin veya borçlunun) açık kimlik/unvan bilgileri,
- Teslimin yapıldığı yer ve tarih,
- Teslim edilen mal veya hizmetin ayrıntılı açıklaması (miktar, nitelik, ayırt edici özellik vb.),
- Eğer bir bedel veya ödeme planı belirlenmişse buna ilişkin bilgiler,
- Taraf imzaları veya kaşeleri
bulunmalıdır.
3.2. Hukuki Değer ve Yargıtay Yaklaşımı
Teslim-tesellüm tutanağı, TTK anlamında ticari defterden ayrı ve bağımsız bir özel belge niteliğindedir. Eğer ıslak imzalı şekilde düzenlenmişse, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m.200 ve devamı uyarınca kesin delil değil, “senetle ispat edilebilir” nitelikteki özel belge statüsünde kabul edilir. Fakat Yargıtay uygulamalarında, teslim tutanağının, ticari defter kayıtlarını doğrular biçimde sunulması durumunda ticari defterlerin delil gücünü son derece artırdığı da açıkça belirtilmektedir.
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E.2019/5823, K.2020/721, T.20.02.2020 kararında; “Teslim-tesellüm tutanağı, teslim edilen mal veya hizmetin niteliğini, miktarını ve teslim tarihini ispat açısından ciddi kolaylık sağlar. Alacaklı tacir tarafından sunulan noter tasdikli ticari defter kayıtları ile uyumlu bir teslim-tesellüm tutanağı mevcutsa, artık borçlunun ‘teslim yoktur’ veya ‘mal eksik teslim edilmiştir’ şeklindeki savunmaları, ancak güçlü karşı delillerle çürütülebilir.” ifadesine yer verilmiştir.
4. Teslim-Tesellüm Tutanağının Önemi ve Sağladığı Avantajlar
- İspat Yükünü Hafifletir
Alacaklı tacir, alacak kaynağını yalnızca defter kayıtlarıyla değil, iki taraflı imzayı içeren (teslim eden ve teslim alan) bir belge ile de ortaya koymuş olur. - Karşı Tarafın İtirazlarını Zorlaştırır
Özellikle “teslim edilmedi” veya “eksik/ayıplı teslim” savunmaları, karşı tarafın imzasını taşıyan bir tutanak karşısında ikna ediciliğini yitirir. İtiraz eden, bu tutanağın iradesi dışında düzenlendiğini ispatlamak zorunda kalır. - Ticari İlişkide Şeffaflık Sağlar
Tutanak, işin başında ve sürecinde düzenli bir prosedürün uygulandığını gösterir. Taraflar arasındaki güveni besler, doğabilecek anlaşmazlıkları en aza indirir. - İcra Takiplerinde Hızlı Sonuç Alınır
Alacaklı, elindeki ticari defter kayıtları ve teslim-tesellüm tutanağını icra dosyasına sunduğunda, borçlunun itirazını bertaraf etmek ve takibi kesinleştirmek genellikle daha kolay olur. Mahkemeler, iki taraflı belgeye istinaden itirazın kaldırılmasına veya iptaline yönünde karar verebilmektedir.
5. Uyuşmazlık ve Yargı Süreçlerinde Teslim-Tesellüm Tutanağı
5.1. Delillerin Değerlendirilmesi
Ticari alacak davalarında (alacak davası, icra takibine itirazın kaldırılması, tespit davası vb.), mahkeme tüm delilleri birlikte değerlendirir. Ticari defter kayıtları ve onlara ek olarak sunulan teslim tutanağı arasındaki uyumluluk, hakimin kanaatini güçlendirir.
5.2. Geçersizlik ve Sahtelik İddiaları
Borçlu taraf, tutanağın kendisine ait imzayı taşımadığını veya hileli olarak düzenlendiğini ileri sürebilir. Böyle bir durum varsa, imza incelemesi (grafolojik inceleme) veya tutanakta adı geçen tanıkların dinlenmesi yoluna gidilir. Ancak Yargıtay kararları, “teslim-tesellüm tutanağının sahteliği ispatlanmadığı sürece geçerli belge sayılacağı” yönündedir.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2004/13-518, K.2004/600, T.17.11.2004 kararında, ticari ilişkilerde düzenlenen özel belgelerin (fatura, irsaliye, teslim tutanağı vb.) aleyhine “sahte” savunması getiren tarafın, iddiasını somut ve bilimsel kanıtlarla desteklemek zorunda olduğu vurgulanmıştır.
5.3. Arabuluculuk ve Uzlaşma Süreçleri
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve ticari uyuşmazlıklarda getirilen dava şartı arabuluculuk uygulamaları kapsamında, taraflar uyuşmazlığı mahkeme öncesinde çözümlemek durumundadır. Bu süreçte de ticari defter kayıtları ve teslim-tesellüm tutanağının varlığı, arabulucu veya uzlaştırıcı nezdinde açık bir bilgi sağlar. Borçlunun itirazlarını zayıflatır, anlaşma zemini oluşturabilir.
6. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Belge Düzeni ve İçerik
Teslim-tesellüm tutanağı düzenlenirken; tarih, yer, mal/hizmet miktarı, bedeli, tarafların unvanı ve imzası, mümkün olduğunca ayrıntılı biçimde belirtilmelidir. Eksik düzenlenen bir tutanak, ileride ispat zorluğuna neden olabilir. - Defter Kayıtlarıyla Tutarlılık
Tutanakta yer alan bilgiler (miktar, tarih, tutar) mutlaka ticari defterlerdeki kayıtlarla aynı olmalıdır. Farklılıklar, kaydın gerçeği yansıtmadığı şeklinde şüphe uyandırır. - Arşivleme
Teslim-tesellüm tutanakları, ticari defterlerle birlikte muhafaza edilmelidir. Dijital ortamda saklanacaksa, güvenli bir veri yedekleme prosedürü izlenmelidir. Fizikî belgelerde zamanla yıpranma, okunamama sorunlarının önüne geçmek için fotokopi veya tarama ile ek kopyalar da korunmalıdır. - Muhasebe ve Vergi Kaydı
Faturalandırma ve irsaliye düzeniyle paralel yürütülmelidir. Vergi incelemelerinde tutanak, faturayı destekler nitelikte bir belge olduğundan, kayıt bütünlüğü sağlanmalıdır. - Noterde Düzenleme veya Onay
Teslim-tesellüm tutanaklarının noterde düzenlenmesi veya onaylatılması yasal olarak zorunlu olmamakla beraber, yüksek meblağlı ve stratejik önemi olan işlerde bu yöntem, belgenin ispat gücünü daha da artırabilir (yapılan işlemin resmi şekilde tescili niteliğinde).
7. Sonuç
Noter tasdikli ticari defterler, ticari uyuşmazlıklarda hem alacaklı hem de borçlu açısından büyük önem taşıyan delil kaynaklarıdır. Ancak, tek taraflı beyan niteliği barındırmaları nedeniyle, teslim-tesellüm tutanağı gibi iki tarafın iradesini ve imzasını içeren belgelerle desteklenmeleri; Yargıtay içtihatlarına göre de ispat gücünü katbekat artırmaktadır.
Özellikle alacak-borç ilişkilerinde, taraflar arasındaki teslim işleminin fiilen gerçekleştiğini, mal veya hizmetin ayıpsız/eksiksiz olarak devredildiğini gösteren bir teslim-tesellüm tutanağı, mahkeme veya icra takibi aşamasında ihtilafları azaltmakta ve delil bütünlüğü sağlamaktadır. Bu nedenle, ticari işletmelerin, defter kayıtlarıyla tutarlı bir şekilde teslim-tesellüm tutanağı düzenlemesi ve bu belgeleri özenle saklaması hukuki güvenceyi artıran önemli bir uygulamadır.
Kaynakça ve İlgili Mevzuat
- Türk Ticaret Kanunu (TTK), 6102 sayılı, Özellikle m.64 vd., m.82 vd., m.222 vd.
- Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK), 6100 sayılı, m.200 vd.
- Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, E.2016/3456, K.2017/2345, T.10.05.2017.
- Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, E.2017/4512, K.2018/3347, T.05.11.2018.
- Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, E.2019/5823, K.2020/721, T.20.02.2020.
- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2004/13-518, K.2004/600, T.17.11.2004.
Yukarıdaki makale, genel bilgilendirme niteliğinde olup somut olayların özelliklerine göre değişebilecek hukuki durumlara ilişkin uzman desteği alınması önerilir.